*

  • 15inde hayatı anlayan bu insnalar zaman gectikce yaslarından cok daha agır olan sorumluluk ve hayatın acımasızlıgı altında ezilecek kendilerini kimlik arayısı icine surukleyeceklerdir bunun sonucunda ise oyle yada boyle hayatları bir sekilde depresyonla tanısacaktır.
  • 15 inden daha önce hayatı anlamak zorunda kalanlar da vardır. yüzlerindeki çocuk çizgilerde derin adamlar oturur, bakışlarındaki pırıltı 15 ine varmadan sönüp gitmiştir.
  • bu yaş grubunda herkes dünyayı en iyi bilenin, en iyi anlayanın kendisi olduğunu zanneder. ancak öyle değildir. beş altı yıl içinde hayatın gerçekleriyle tanışmaya başladığında, ne gerizekalıymışım diye içten içe kendilerini tüketenleri de vardır.
  • 13 yasinda 28 kisi tarafindan tecavuze ugrayan kizi dusunursem gercekten de hayatin kendisine gore ne oldugunu anlamis olan insan turu..
  • bu kişiler hayatı anladığını zannettiği yaşlardan sonra 21li yaşlarda tekrar geriye dönüp baktıklarında "aa geriye dönüp bakabiliyorum" diye bir şaşkınlık geçirirler önce, sonra da bakabildikleri şeylerin üstüne yaşadıkları deneyimlerin aslında hayatı gerçekten anlamalarını sağladığını da anlayıp bir kez daha şaşırıp "aa tamam o zaman" derler, sonra teleportatif zaman makineli yaş küçültücü hödö aleti sayesinde 15 yaşlarındaki hallerine tekrar zwöööii diye dönerler, işte 15 yaşında hayatı anlamış bir adet insanımız vardır artık elimizde, sıcak servis ediniz...
  • sadece bir modeldir..
  • yararlı olan bir modeldir. ilk çıktığında bayağı sevinmiştim. ama bazı parçalar yerine oturmadığı için gazlı kalemle yapmam gerekti. gerisi sürpriz..
  • 18 yasında da donup 15 yasındaki haline bok atan insan modelinin de aynı fabrikanın ürünü olması enteresandır.
  • -anne artık daha az bilgisayar oynayacağım. nasıl olsa bi işe girince bol bol oynama imkanım olacak.
    -hımm tamam berke daha az oyna ama iş hayatı konusunda emin olma.
    -yoo yo iyi gözlemledim ben. aynı sınıfta gibi oturup bütün gün kendi özel bilgisayarlarımızda oyun oynayacağız.
    -hayalkırıklığına uğramandan korkuyorum.
    -melissa verdiğim çiçeği almadığında yaşadım en büyük hayal kırıklığımı.bir daha da aşka ve üzüntüye yer vermeyeceğim. başka da hiçbirşey hayalkırıklığı yaratamaz bende.
    -yavrum, daha çok gençsin ,o yaşadığın belki de aşk bile değildi. bak bir haftada geçti.
    -hayyıırr anne. aşktı o, ben öyle istediğim için bir haftada geçti.
    -peki bitanem öyle olsun. yedin mi türlünü?
    -biliyor musun, yanlız yaşamak için sabırsızlanıyorum. o zaman hergün döner, pizza filan yiyeceğim ve asla da ev yemeğini özlemeyeceğim. bıktım şu salçalı patates görüntüsünden.
    -öyle deme, herkes anne yemeğini özler. ben bile hala annemin yemeklerini özlerim. annemi özlerim.
    -yaa anne üzerine alınma ama, özlenecek hayat mı bu? akşamları ödev yap, test çöz, haftada bir iki arkadaşlarla takıl, hergün akşam anne babayla yemeğe otur. hep aynı geyikler, üzerine birşey giy, terliklerini giy ayağın üşür, yemeğini bitirdin mi vesaire vesaire. bu ana kadar ki hayatımı çok iyi tahlil etmiş bulunuyorum anne, dolayısı ile üniversite ve iş hayatımı da çizdim kafamda. bundan sonra yanlışa yer yok.
    -hayatı anlamışsın ama olduğu gibi yanlış anlamışsın be oğlum. beğenmediğin o yemekler rüyana girecek, aşk acısı ile ciğerin yanacak, yağmurlu bir gece yarısı kapımı çalacaksın. belki son on senedir yapmadın ama başını göğsüme koyup hıçkırarak ağlayacaksın. ben sana bu dediklerini hatırlatmayacağım. kimdi o kız diye sormayacağım, atıldıysan işten, üç aylığım hazır bekleyeceğim,anlamak için yaşaman lazım diyeceğim sadece. bu yüzümdeki çizgiler sende de olmadan hiçbirşeyi anlamış sayılmazsın çocuğum.
hesabın var mı? giriş yap